Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı

Tahir Elçi Davası Cezasız Kalmamalıdır

  • 28/02/2021 11:34

Tahir Elçi Davası Cezasız Kalmamalıdır

Tahir Elçi Davası Cezasız Kalmamalıdır

İnsan hakları savunucusu ve Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Cizre, Sur, Silopi ve Nusaybin’de ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan ağır insan hakları ihlallerini ve ölümleri durdurmaya çalışmış, bu kapsamda Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare’nin çatışmalar sırasında tahrip edilmesi sonrası kültürel varlığın ve mirasın korunması için çağrıda bulunmak amacıyla 28 Kasım 2015 tarihinde düzenlediği basın açıklaması sırasında, minarenin ayakları altında vurularak katledilmiştir.

Soruşturma sırasında olay günü bir polis ekibi tarafından Balıkçılarbaşı mevkiine kadar takip edilen örgüt üyelerinden birinin resmi makamlarca istihbari dinleme kapsamında dinlendiğinin anlaşılmasına ve savcılığın kayıtların gönderilmesi talebine rağmen Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü sözkonusu dinleme kayıtlarını dosyaya sunmamıştır.

28 Kasım 2015 ve 30 Kasım 2015 tarihlerinde, Tahir Elçi’nin vurulduğu yerde olay yeri incelemesi yapılması için adli yetkililer ve avukatlarca olay yerine gidilmiş ancak her iki inceleme de bölgeden silah sesleri gelmesi nedeniyle tamamlanmadan yarıda bırakılmıştır. Bu durum cinayetin en önemli delillerinin toplanamamasına neden olmuştur. Her ne kadar adli yetkililer, güvenlik gerekçesiyle aylar boyunca olay yerine gitmemişse de, olay yeri çok kısa bir süre sonra halka açılmış, olay yerindeki delillerin arasında gezen, mermi kovanlarını el arabasına yükleyen insan fotoğrafları basına yansımıştır.

Tahir Elçi’nin vurulma ve ölüm anını en iyi verecek görüntü, Mardin Kebap Evi’nin Dört Ayaklı Minare’ye bakan kamerasıydı. Ancak Kebap Evi’nin dört kamerası olmasına ve üç kamera hiçbir sorun olmadan çalışıyor olmasına rağmen, olay yerini çeken yani Dört Ayaklı Minare’ye bakan dört numaralı kameranın çalışmadığı iddia edilmiştir. Avukatların görüntülerin yurtdışında bu konunun uzmanı bir yerde yeniden incelenmesi talebi, “resmi tek kurumun Adli Tıp Kurumu” olduğu söylenerek reddedilmiştir. Bunun dışında, olay yerindeki PTT Şubesi’nin 5 numaralı güvenlik kamerası kayıtlarında da olay günü saat 11.34-11.51 arasında 17 dakikalık bir kesinti olduğu gözlemlenmiştir.

Savcılık tarafından Elçi ailesi avukatlarına teslim edilen görüntü kayıtlarının incelenmesinde Foto Film Şube personeli tarafından çekilen ve vurulma anını da çeken görüntü kayıtlarında yaklaşık 13 saniyelik bir kesintinin olduğu gözlemlenmiştir. Foto Film Şube Müdürlüğü’ne ait görüntülere ilişkin bütün teknik incelemeler, kopyalanan görüntü üstünde yapılmıştır. Görüntüleri çeken iki polis memuru ifadelerinde çektikleri görüntüleri teslim ettiklerini söylemiştir. Buna rağmen görüntülerin aslı bulunamamıştır.

Cinayet anından sonra yapılan bütün açıklamalar ve başlatılan soruşturma, faillerin örgüt üyeleri olduğu varsayımı üzerinden şekillenmiş ve devam etmiştir. Savcılık, bu dosyayı hiçbir zaman “ifade özgürlüğünü kullandığı için hedef gösterilen bir baro başkanının öldürülmesi” bağlamında ele almamış, devletin sorumluluğunu ve cinayetin arkasındaki saiki araştırmamıştır.

Tanık sıfatıyla dinlenen ve cinayeti işledikleri yönünde kuvvetli suç şüphesi bulunan polislerin, şüpheli olarak dinlenmesi talepleri de ısrarla reddedilmiştir. Londra merkezli Forensic Architecture’nin (Adli Mimarlık), 13 Aralık 2018 tarihinde Tahir Elçi cinayetine ilişkin bir raporu sonrası 3 polis memurunun şüpheli olarak ifadesine başvurulmuştur.

Nihayet, 4 yıl 6 ay sonra, 20 Mart 2020 tarihinde iddianame hazırlanmıştır. Diyarbakır Başsavcılığı, üç polis hakkında “bilinçli taksirle öldürmeye sebebiyet verme” suçundan, bir örgüt üyesi hakkında da “iki polis memurunu öldürme”, “bir polis memurunu öldürmeye teşebbüs etme” ve “Elçi’yi olası kastla öldürme” suçlarından dava açmıştır.

Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Mart 2020 tarihinde iddianameyi kabul ederek ilk duruşmanın 21 Ekim 2020 tarihinde yapılması kararı vermiştir. Mahkeme Diyarbakır Valiliği ile Diyarbakır Başsavcılığı’na yargılamanın Diyarbakır ilinde yapılması halinde kamu güvenliği açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı hususunun sorulmasına karar vermiştir. Bu durum Mahkemenin davanın naklini istediğini ortaya koymuştur.

21 Ekim 2020 tarihinde Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada sanık polis memurları Hassa, Elazığ ve Malatya’daki mahkemelerden SEGBİS ile duruşmaya katılmıştır. Duruşmada Elçi ailesi avukatları önce davaya katılma taleplerinin alınması, akabinde sanık polis memurlarının sorgularına geçilmesini talep etmişse de bu talep Mahkemece reddedilmiştir. Avukatlar sanıkların duruşmada hazır edilmeleri taleplerini tekrar etmiş, Mahkeme bu talebi de reddetmiştir. Bunun üzerine avukatlar üç merkezdeki mahkemede sanıkların yanında bir naip hakim bulunması gerektiği gerekçesiyle naip hakim yoklaması yapılmasını talep etmiş, yapılan yoklamada üç merkezde de naip hakimin olmadığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine avukatlar naip hakimin hazır edilmesini talep etmiş, ancak bu talepleri de Mahkemece reddedilmiştir.

Mahkemenin naip hakim olmadan sorgulara geçmek istemesi ve SEGBİS ekranının sanıkların seçilemeyecek kadar oldukça küçük olması nedeniyle avukatlar ve müşteki Türkan Elçi’nin bu yöndeki itirazları üzerine Mahkeme başkanı tarafından duruşma salonundan çıkarılmalarına karar verilmiştir. Çıkarma kararı uygulanmadan avukatların heyet hakkında reddi hakim talebinde bulunması üzerine Mahkeme ret talebinin değerlendirilmesi için duruşmayı 03 Mart 2021 tarihine ertelemiştir. Ret talebinin gittiği Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyetin reddi isteminin reddine karar vermiş, bu karara yapılan itiraz ise Diyarbakır 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedilmiştir.

Dolayısıyla 3 Mart 2021 tarihindeki duruşmayı, davayı başka bir ile nakletmeyi düşünen, Türkan Elçi ile Elçi ailesi avukatlarının duruşma salonundan çıkarılmasına karar veren ve Elçi ailesi avukatları tarafından reddedilen bir heyet yönetecek. Öte yandan Mahkemenin iddianameyi kabul ettiği gün düzenlediği “Yargılama Hedef Süre Formu”na göre yargılamanın 330 günde tamamlanması hedeflenmişse de aradan tam 330 gün geçmesine rağmen hala sanıkların sorgularına dahi geçilememiştir.

Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı 3 Mart 2021 tarihinde görülecek duruşmaya, Tahir Elçi cinayetinin cezasız kalmaması için, dayanışma ve katılım çağrısında bulunmaktadır.